Womanity



Thierry Mugler yine onunla ilk tanıştığımda hissettiklerimi hissettirmeyi başardı bu parfümle.

Seneler seneler önceydi, yurtdışına çıkacağım için en yakın arkadaşlarımdan biri parfüm siparişi vermişti; adı Angel'mış, avrupada çok tutuluyormuş, şişesi yıldız şeklindeymiş, maviymiş. Mutlaka kendime de almalıymışım.

Bu zararsız tasvirleri düşününce, gerçekten iki şişe Angel alacağımdan emin olarak girdim küçük bir parfümeriye. Parfümerinin sahibi olan kadın maalesef Angel'ın tester'ının kalmadığını söyledi, ama ona çok benzeyen Chopard - Wish'i deneyerek fikir edinebilirdim. Wish'i kokladığımda parfümün bozulmuş olduğundan emindim. Bu güzel bir koku filan değildi ki devrim yaratsın? Kadın ise Angel'ın bununla aynı olduğunda ısrar ediyordu.

Derken içeriye gençlik dizilerinden fırlama sarışın bir çift girdi. Çocuk kadından Angel istedi, ödeme yaptı, paketi kız arkadaşına verdi, bir güzel öpüşüp mağazayı terkettiler. Böylece ben de en azından arkadaşımın siparişini almam gerektiğini farkettim.

Dönüşte korka korka uzattığım parfümü koklayıp "ohhh" çeken arkadaşımla bir oh da ben çektim. Ve Angel'a kısa bir süreliğine veda ettim: çok geçmeden en popüler parfümlerden biri oldu çıktı.

İşte işin ilginci, bir şekilde burnumu eğitti Thierry Mugler. Önce rahatsız olmamaya başladım, sonra aslında bazı insanların tenine yakıştığını farkettim. Ne ara bilmiyorum, ağır parfümden bile saymamaya başladım Angel'ı. Üstelik onlarca taklidinin arasından sıyrılan bir güzelliği vardı. Ve tam, artık hiçbir parfümü kınamayacak kadar açık görüşlü/burunlu olduğumu düşündüğüm sırada:

Bu sene Thierry Mugler Womanity'yi çıkardı.

Üst notalar: incir
Orta notalar: havyar
Alt notalar: incir ağacı, incir yaprakları

Notaların arasında adı geçmeyen ama burundan kaçmayacak kadar bariz limonlu-tatlı meyveli tonlar da mevcut.

Parfümün açılışı: Bir incir ormanında bütün incirler yarılmış ve hatta ters düz olmuş vaziyetteler ve üzerlerine de güneş yansıyor. Oldukça saldırgan bir açılış ve hayal gücünü harekete geçirmeye fırsat vermeyecek kadar net. Yediden yetmişe herkes incir ağaçlarının arasında hissedecektir kendisini. Ben cevizli bir taraf da hissediyorum ama belki de incirin yanına yakıştığı için burnum uyduruyordur bunu.

Bununla beraber tatlı bir limon da, kokuyu tazeleştirmekten çok keskinleştiriyor.

Ve zamanla havyarın tuzlu, kauçuğu andıran sertliği kendini gösteriyor. Bana kalırsa havyar bir yiyecek olmasına rağmen Womanity'yi o zamana kadar içinde bulunduğu "yiyecek kokusu" kategorisinden kurtarıyor. Gerçi parfümün bu safhasını da çekici bulduğumu söyleyemeyeceğim. Barbour montların, üzerlerindeki balina yağından kaynaklanan o kokusunu çağrıştırdığını söyleyebilirim.

Bu parfümü kullanmak için Rorschach'ın mürekkep testinden yıldızlı pekiyiyle geçecek kadar mutlu çağrışımlara ve hiçbir zaman kapanmayan bir iştaha ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Vahşi doğada kaybolup yıllar sonra hayvan derilerine sarılı halde bulunan bir kadının seksiliğini yansıttığını da kabul ediyorum.

Birkaç yıl sonra kendimi bu parfümü de severken bulur muyum bilmiyorum. Ama en azından, "Womanity" ismiyle tezat bir koku olduğu hakkındaki fikrim değişmez. Böyle genel bir kavramı isim olarak seçen parfümün daha çok yönlü olmasını beklerdim. Gerçi tabii söz konusu olan Thierry Mugler; mavi meleğin içinden kahverengi çikolata çıkmasına hazır olmak lazım. Ona ait bir sözle bitirelim madem:

"I like to see what is strange, beautiful and unexpected, and, most of all, I like to observe."

1 yorum:

rgms dedi ki...

Alien Essence i deneme imkanınız oldu mu acaba? Yorumlarınızı bekliyoru.

İzleyiciler

Twitter