CK Eternity
Calvin Klein'ın bu ay Beauty adında yeni bir parfüm çıkaracak olmasını kutlamak adına eski bir parfümünü konu edeyim dedim.
Daha önce de Calvin Klein parfümlerine olan zaafımı hissettirmiştim sanırım. Sevmediklerim bile parfüm dünyasını şekillendirme güçlerinden dolayı beni heyecanlandırır ve birkaç yıl aralarla illa ki aklıma düşerler.
Eternity'yi sevip sevmediğimden ise hala emin değilim. Ama beni bir kenara bırakırsak; parfüm başarılı, başarısı da -1988'den beri piyasada olduğunu ve sadık hayranlarını düşünürsek- ispatlı.
Sanırım en büyük talihsizlik bu parfümle ortaokul sıralarında tanışmam oldu. En yakın arkadaşım, her küçük kızın yapacağı gibi ablasının parfümünden birkaç fıs sıkar, öyle gelirdi okula. Söz konusu parfüm Eternity olunca yaş-aura konusunda büyük bir tezatın ortaya çıkması kaçınılmazdı tabii.
Üst notalar: mandalina, yeşil notalar, frezya, limon çiçeği, ada çayı
Orta notalar: yasemin, zambak, vadi zambağı, gül, menekşe, nergis, karanfil, kadife çiçeği
Alt notalar: amber, paçuli, kediotu, misk, sandal ağacı
Tabii ki bir çiçek kokusu. Ama çiçek kokusuna varmak için küçük bir engeli aşmanız gerekiyor. Bu engelin ada çayı olduğunu sanıyorum.
Yıllar sonra, zevklerim çokça değişmişken tekrar denediğimde de yine aynı hisle karşılaştım. Parfümün burna ilk vuruşuna gerçekten bir burukluk, bir gariplik eşlik ediyor. Sorumlunun ada çayı olduğunu bilsem de, ortaya çıkan sonucun japon pilavını çağrıştırdığını söyleyebilirim.
Bunu takip eden ise daha çok tat alma duyusundan tanıdığımız bir his. İlk lokması zorla yutulan yemeğin, ağız bir kere alıştıktan sonra gerçek marifetini göstermesi, ikinci ve üçüncü lokmada hiçbir yemeğin vermediği zevki vermesi gibi. İlk nefesten sonra güzelleşiyor Eternity, orta notalardaki bütün çiçekler önce nostaljik bir yumuşaklık getiriyorlar. Sonra nostalji de yerini romantizme bırakıyor ve parfümün adı da anlam kazanıyor. Modern parfüm dünyasına her zaman meydan okuyabilecek bir tarafı var. Ve sonsuza dek kullanılır mı bilmem ama sonsuza dek hatırlanacağı kesin.
Bütün güzelliklerine rağmen konu koku olduğu zaman ilk intibanın "garip" olmasına şahsen benim gönlüm el vermiyor. Sanki başka bir gezegenden gelen bir canlıyla karşı karşıyaymışız da, kendi ırkı içinde güzel mi çirkin mi sayıldığını tam da kestiremiyormuşuz gibi; bana göre değil. Yine de burukluğun azaltılmasını istemezdim, çünkü parfümün bütün olgunluğu yok olur, ortaya muhtemelen Calvin Klein'a benzemeyen sıradan bir şey çıkardı. Her güzel şey de tam benlik olacak değil ya.
Son olarak Eternity'nin şişesi: Bu kadar fark ettirmeden insanın aklına kazınan ve kendini sevdiren bir şekil var mıdır bilmiyorum. Bu art-deco'msu obje hep tuvalet masamda dursun, ben de her baktığımda içimden sayayım:
Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor, seviyor, aslında seviyor...
Salı, Ekim 05, 2010
|
Etiketler:
calvin klein
|
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
- annick goutal
- bath and body works
- benefit
- burberry
- bvlgari
- cacharel
- calvin klein
- chloé
- christian dior
- clinique
- demeter fragrance library
- diesel
- dolce gabbana
- estée lauder
- gap
- givenchy
- gucci
- harajuku lovers
- hermès
- jean-paul gaultier
- jil sander
- jo malone
- lancome
- lolita lempicka
- lush
- moschino
- narciso rodriguez
- nino cerruti
- thierry mugler
- tous
- vakko
- van cleef and arpels
- versace
- yohji yamamoto
- yves saint laurent
2 yorum:
Şairane.
Bugün aklıma geldi sıktım uzun zamandır kullanmıyordum gözüme ilişti ve hala Buram buram kokuyor ☺☺
Yorum Gönder