Petite Chérie


Butik parfüm evlerinin belki de en ünlüsü olan Annick Goutal, bu yıl 30. yıl dönümünü kutluyor.

Bilenleri sıkmayacak bir özetle, Annick Goutal başarılı bir piyanist olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, türlü tesadüfler sonucu başarılı bir burun olup çıkan bir Fransız. 1999'da ne yazık ki genç yaşta hayata veda etmesinden bu yana, parfüm evini kızı devralmış. Benim favorim bu sene çıkan Le Mimosa olsa da, Annick Goutal'a dünyada ve ülkemizde en çok beğenilen parfümü Petite Chérie ile başlamak lazım.

Petite Chérie, Annick Goutal'ın kızı Camille'e ithaf ettiği, 1998 yılında yaratılmış bir parfüm. Firmanın deyimiyle, bir genç kızın sevgiyle öpülesi yanağını çağrıştırıyor.

Notalar: armut, şeftali, miskli gül, taze çimen, vanilya

İlk sıktığımda, tüm diğer Annick Goutal parfümleri gibi, bende yabancılık çekeceğim ölçüde nostaljik hisler uyandırmıştı bu parfüm. Armut ve taze çimen gibi parfümde kullanılmasını en çok sevdiğim bir çift notaya rağmen, hiç mi hiç ısrarcı olmamaya karar vermiştim. Geçmiş yılları çağrıştıran parfümler söz konusu olunca nedense bazen yaş kavramım kalmıyor, parfümün ancak o yılları görmüş, şu sıralar oldukça olgun yaşlarında olan insanlara yakışacağını sanıveriyorum.

Ama yine, Annick Goutal parfümlerinde genel olarak ilk başta burna çarpan o sandozsu hava dağıldıktan sonra, yumuşak mı yumuşak, ferah mı ferah bir parfüm çıkıyor ortaya. Böylesine kimyasallıktan uzak ve alışılmadık derecede doğal bir sonuç ortaya çıkacaksa, baştaki garip nostaljiye şahsen razıyım ben.

Petite Chérie meyveli ve yeşilli bir parfüm, şampuansı parfümleri sevenlerin denemesi gerekenlerden. Yeşil notaları, meyve kokusundan çok, çiçeksi veya oryantal yönü ağır basan harmanlarda görmeye alışık biri olarak, benim hiç sevmeye alışık olduğum türde bir parfüm değil. Ama bu parfümün mutluluğuna (ve armutuna?) karşı koyamıyorum ve genellemelerimi bozsa da kendisini çok seviyorum.

Çağrışımlara gelirsek, beyaz çarşaflı yataklarıyla, beyaz mobilyalarıyla, sonuna kadar açık perdeleriyle, içinde yaşayan neşeli insanların her zaman ertesi günü de iple çektikleri bir apartman dairesi geliyor aklıma, tercihen bir Avrupa şehrinde. İnsanı sonsuzluğa ya da derinlere çeken boyutlar yok. Dışardan bakıldığında çoğu insanın hayran kalacağı, kendi hayatından kaçıp içine sığınmak isteyeceği, bazılarınınsa "üç gün sonra sıkılırsın orda" diyeceği türden, kendi içine dönük mutlu bir yaşam biçimini hatırlatıyor. Canlandırdığım şey bir insan olmadığından, çocuk, genç kız ya da olgun kadın parfümü diye de sınıflandıramıyorum ben Petite Chérie'yi. Ama Annick Goutal'ın ithaf hikayesini anlayabiliyorum, çaba harcamasına gerek olmadan değer gören birine çok yakıştırılacak bir parfüm sahiden.

Güçsüz yanını söylemeden bitirmeyelim: Petite Chérie ne yazık ki pek kalıcı bir parfüm değil, çantanızda taşısanız iyi edeceklerinizden.

Annick Goutal parfümlerini Harvey Nichols'larda bulabilirsiniz.

5 yorum:

lady Odeur dedi ki...

çoook severim petite cherie yi :)

Jitterbug dedi ki...

şaşırmadım, yakışır. :)

pi dedi ki...

Petite Cherie'yi hep bir çocuk parfümü gibi gördüm, elimdeki numuneyi de minik kızıma sürerek bitirdim. Ben de koklamayı seviyorum bu parfümü ama kendi üzerimde değil :)

Jitterbug dedi ki...

çok hoş, ben de bir gün bir miniğim olursa birlikte kullanalım diye alırım sanırım, sırf kendime almam. :)

pelebek dedi ki...

betimlemelerden o kadar etkilendim ki, iki aydır parfümü denemek istiyorum. ancak hiçbir yerde bulamadım. nerden bulabilirim?

İzleyiciler

Twitter